Yahudiliğin Hasidik cemaati kolunu anlatan bir belgesel.
Bu cemaatte insanları; doğdukları andan itibaren kendi seçtikleri veya seçecekleri gibi bir hayat yaşamaya değil de cemaatin belirlemiş olduğu kimilerine göre ahlaki değerden uzak kimilerine göreyse oldukça totaliter bir rejim altında bir hayat yaşamaya zorlamalarıdır. Zorlama dediysem fiziksel değil bunu tamamen insanların duygularına oldukça güçlü bir saldırı düzenleyerek yapıyorlar. Nasıl mı? Erkekler doğar doğmaz sünnet edilir. Kız ve erkek çocuklar aynı yerde oynamaz. Evde TV İnternet vs olmaz. Kitaplar yalnızca hasidik cemaatinin belirlediği dini kitaplar olur. Asla başka kitap okuyamazsınız. Okula başlama yaşınızdan itibaren hasidiklerin okulundan başkasına gidemezsiniz. Çocukluktan itibaren hasidik inançlarına göre büyütülürsünüz. Erkekler saçlarındaki perçemleri uzatmak zorundadır. Çünkü; inançlarına göre tanrı kıyamet günü onları perçemlerinden tanıyacak ve perçemlerinden tutup cennete atacaktır. Kızlar evlilik yaşına geldiklerinde saçlarını tıraş ederler ve artık saçlarını kimseye göstermezler. Bunun içinde ya peruk ya da eşarp ve. şeyler takmak zorunda kalırlar. Cemaatte evlilikler yalnızca cemaat içerisindekilerle olur. Dışardan biriyle asla evlenemezsin. Yoksa dine ihanet etmiş sayılırsın. Birtek evlilik ile değil bu saydıklarımdan herhangi birini yapmazsan dine ihanet etmiş sayılırsın ve cemaatten de dinden de atılırsın. Bütün bunları sorgulayabiliyorsan çok şanslısın demektir. Çünkü cemaat öyle bir sistem oluşturmuştur ki doğduğunuz andan itibaren başka bir hayat olmadığına sizleri statlara doldurarak tüm duygularınıza istila eden “dini liderler!” tarafından oldukça etkili ve güçlü konuşmalarla buna inandırılırsınız. Öyle ki bir şizofrenin gördüğü hezeyanlara güçlü bir duyguyla inanması gibi sizde var olmayan sahte bir hayata inandırılırsınız. Neden mi sahte ?çünkü sizin değil hezeyan gören “dini liderlerin!” duygularıyla inançlarıyla çevrelenmiş bir hayatı yaşarsınız. Peki bunu bugün birtek hasidikte mi görüyoruz? Hayır. Dinleri veya ideolojileri fanatikleştiren size Özgürlük gibi bir varoluş amacımızın oldukça zor sorumluluğunu almama kolaylığını sağlatan anne ve babanızın sağlayamadığı aidiyetlik duygusunun sahtesini oldukça süslü ve etkileyici bir şekilde yaşatan dinlerde cemaatlerde topluluklarda spor takımlarında ve daha birçok fanatizm içeren yerlerde görebiliriz. Bir yerde fanatizm varsa oradan kaçın arkadaşlar mutlaka hastalıklı bir düşünce vardır zira Fanatizm başlı başına bir hastalıklı inanış biçimidir. Sorgulayabiliyorsanız ,özgürlüğünüzü elinize alabildeyseniz, kendi başınıza başkasına ihtiyaç duymadan yaşamınıza devam edebiliyorsanız çok şanslısınız.. Zira gerçekten bunları yapabilmek oldukça zordur hatta imkansız bile denebilir fanatizme düşünme yetisini kaptıranlar için. Fanatikler başka bir hayatın mümkün olabileceğini göremezler. Gerçek hayata atılmaktan hep korkarlar. Zannederler ki başka hayatı seçtiklerinde ya boşluk duygusundan intihar eder ya da suç işleyip hapse girerim. Çünkü fanatikleştirdiği her neyse ancak “onunla” yaşayabilmeyi öğrenmiştir. Ondan başkasıyla yaşamak öğretilmemiştir ki ona. Bunu şöyle düşünelim bir çocuk doğduğu andan itibaren annesiyle bir oda içerisinde hapis tutulur. Annesiyle her şeyi o odada yapar oyun, yemek, banyo, uyku vs hepsi. Annesi hep ona masallar anlatır. Annesi çocuğa odada yaşamayı, dünyanın o odadan ibaret olduğunu masallarla öğretir. Çocuğun gerçeklikten hiç haberi yoktur. Çocuğun dünyası, herşeyi o odadır. Bir gün çocuğu o odadan çıkarırlar. Çocuk gerçek dünyayla karşılaşınca o kadar korkar ki. Annesinin bacaklarına yapışır kalır. Hiç gün ışığına çıkmadığı için gözlerini bile açamaz gün ışığı rahatsız eder. Bağışıklık sistemi bile dışarıdaki asıl dünyadaki mikroplara karşı savunmasızdır. Çünkü vücut daha önce karşılaşmamıştır tanımıyordur. Peki şimdi söyleyin bakalım insan bilmediği öğrenemediği şeylerden dolayı suçlu sayılabilir mi? Ya da düşünme yetisini artık kullanamadığında bu onun suçu mudur? Bu sorular üzerinde bir düşünelim bu insanları yargılamadan önce. Toparlarsak eğer sorgulayabilmek sanıldığı gibi aslında hiç de kolay değildir. O yüzden sorgulayabiliyorsanız çok şanslısınız demektir…